25 Ekim 2010 Pazartesi

LPG iLE ÇALIŞAN SAVAŞ UÇAKLARI

Jet yakıtının pahalılığı ve yurt dışına bağımlılığımız gibi dezavantajları elimine etmek isteyen Türk mühendisleri muhteşem bir buluşa imza attı. Bildiğimiz mutfak tüplerindeki LPG gazıyla savaş uçaklarını uçurmayı başaran mühendislerimiz bu buluşlarıyla dünyada çalkantı yaratmaya hazırlanıyorlar.

Havacılık ve Savaş Uçakları Geliştirme Dairesi (HSUG) tarafından yapılan açıklama şöyle:
“LPG ile çalışan savaş uçakları dünyada bir devrim niteliğinde. Jet yakıtlarının fiyatları ile kıyaslanmayacak ölçüde ucuz. Elbette sistem henüz mükemmel değil bazı eksikleri de var. Örneğin havada kalış süresinin 3 dk. olması bir dezavantaj. Ayrıca savaş esnasında kalkmadan önce motoru ısıtmak da savaş uçakları için bir problem olacağa benziyor. 300 metreden sonra donan yakıt yüzünden düşen uçakları da göz ardı etmemek lazım. Ama bunlar uzun vadede aşılacak sorunlar…”

23 Ekim 2010 Cumartesi

KüRESEL ISINMAYA KARŞI LPG OTOGAZ KARNAVALI

Dünya, küresel ısınma yüzünden 10 yıl içinde geri dönülmez bir noktaya gelecek. Ormanların yok olması sonucu çölleşme yaşanacak, bu tarıma da yansıyacak, deniz seviyesi yükselecek ve dünya salgın hastalıkların pençesine düşecek. Bu felaket senaryoları korkutucu, ama gerçek…

Bu korkunç tablo karşısında biz ne yapıyoruz?

Araçlarında LPG otogaz kullanan bizler küresel ısınmaya karşı, dünyamızın ve çocuklarımızın geleceği için bilinçli ya da bilinçsiz bu felaketi önlemek için küçük de olsa bir adım atmış bulunuyoruz. Soluduğumuz havanın kalitesini artırmaya bir nebze de olsa biz katkıda bulunuyoruz. Biliyoruz, araçlarımızda otogaz kullanmak küresel ısınmayı durdurmak için tek başına yeterli değil ama en azından bir yerlerden başladık. Bu sevincimizi, bu gururumuzu tüm halkımızla paylaşmak istiyoruz. LPG’nin çevreci özelliğini duyana duymayana tekrar anlatmak için Ağustos ayında Küresel Isınmaya Karşı Dünyamızın ve Çocuklarımızın Geleceği için LPG Otogaz Karnavalı düzenliyoruz ve bu karnavalı bir bayram alanına çevireceğiz.

Otogaz sektörünün emektarları dönüşüm istasyonlarının derneği olan TOMDER’in ev sahipliğinde LPG sektörünün tüm bileşenlerini bir araya getirip, LPG’yi kamuoyu önünde görücüye çıkarıyoruz.

Görsel ve yazılı tüm medya mensuplarının katılımıyla gerçekleşecek olan şenlikte; hafta boyu sürecek bir dizi konser ve dans gösterileri, çeşitli yarışmalar ve ödül töreni, panayır alanı ve katılımcılara ait standlar yer alacak.

Her gece düzenlenecek ve halka açık, ücretsiz konserlerde Işın Karaca, Mirkelam, Teoman, Ferdidun Düzağaç ve Volkan Konak sahne alacak.

Otogaz konusundaki kafalardaki bütün soru işaretlerini ortadan kaldırmak için ve otogazın çevreci özelliğini iyi aktarabilmek için bütün halkımızı bu şenliğe bekliyoruz

19 Ekim 2010 Salı

LPG AVRUPA'DA ÇEVRE, TÜRKİYE'DE UCUZLUĞU NEDENiYLE ÇOK TUTULUYOR

Otogaz Avrupa'da çevre, Türkiye'de ise yarı yarıya varan ucuzluğu nedeniyle büyük ilgi görmeye başladı.
Son dönemde artan petrol fiyatlarının yanısıra daha sağlıklı kitlerin üretilmesiyle LPG'li otomobil sayısında patlama gözleniyor. Özellikle büyük şehirlerde lüks araba sahipleri de araçlarını LPG kitleri taktırmaya başladı. Hareketliliğin en fazla görüldüğü şehirler arasında İzmir ve Ankara başı çekiyor. İstanbul ve Anadolu'da da LPG kullanımı artış trendinde. Merkezi Adana'da bulunan LPG, Doğalgaz, Yedek Parçacıları ve Montajcıları Derneği Başkanı Halil Fırat, son petrol zamlarının yanısıra sistem değişikliği ile daha sağlıklı kitlerin devreye girmesiyle montajların hızlandığını belirtti. Fırat, kendisinin ve bayi arkadaşlarının günde dört beş tane LPG kiti takarken son zamanlarda bu sayının 15-20'ye yükseldiğini anlattı. İzmir'de Stargas Polaris Genel Müdürü Sezen Bayraktar, geçen sene yaptığı LPG kiti ithalatının toplamını iki ayda gerçekleştirdiğini ifade ederek, "Geçen yıl 2 bin 500 kit getirmişiz. Sadece son iki ayda bu sayı 2 bin 800 sayısına ulaştı. Satışlarda patlama sözkonusu" dedi. Bayraktar, İzmir ve Ankara'da satışların patladığını, İstanbul, Antalya, Bursa, Eskişehir, Konya gibi şehirlerde de büyük talep olduğunu söyledi. Bayraktar, "Şu anda mal yetiştiremiyoruz. Bir hafta 10 gün sonrasına randevu vermeye başladık." şeklinde konuştu.
Özellikle lüks araçlar için geliştirilen yeni tip kitler sayesinde çıkan araçların LPG'ye dönmeye başladıklarını ifade eden Bayraktar, yeni tip kitlerin büyük bir güvenlik sağlamasının yanında performans kaybını da ortadan kaldırdığını anlattı. Bayraktar, "Artık lüks segment araçlar, Hummerler bile LPG taktırmaya başladı." dedi. Avrupa'da çevre dostu olduğu için LPG'ye büyük destek olduğunu, İtalya'da araç başına 650 Euro teşvik verildiğini, Almanya'da iki yıl vergi muafiyeti tanındığını, İngiltere'de ise benzinli araçların şehir merkezlerine giremediğini ifade eden Bayraktar, artık kapalı garajlara LPG'li araçların girmeye başladığını söyledi. Avrupa ülkelerinde çevre dostu olarak yaygınlaşan LPG Türkiye'de daha ziyade ekonomik nedenlerle tercih ediliyor. LPG fiyatı benzine göre km'de yüzde 50'nin üstünde tasarruf sağlıyor.

Alternatif Yakıt Sanayi ve İşadamları Derneği (ALSİAD) Başkanı Feramus Aydemir ise yaptığı açıklamada, son bir ayda başlayan hareketliliğe dikkat çekerken kendilerinin de 15-20 gündür TSE yeterlilik belgesi olmayan, merdivenaltı firmaların peşine düştüklerini ifade etti. Ankara'da 50 yetkili firmanın olduğunu, 50 tane çevrim yapan firmanın yanında merdivenaltı tabir edilen 250-300 tane firmayı günlük 300-400 dönüşüm yapan araçların bulunduğunu, makine mühendisi olup olmadığını kontrol ettiklerini, montaj yapılan araçları tesbit ederek disipline etmeye çalıştıklarını söyledi.

Tüm Otogaz Montaj Servisleri Derneği (TOMDER) Başkanı Asım Şafak, ülkemizde bu kadar yoğun karşı lobi ve kampanyaların olmasına rağmen otogaz sektörünün genel olarak hem LPG satışlarıyla hemde araç dönüşümleriyle hızla geliştiğini kaydetti. Şafak, "Şu anda ülkemizde MMO verilerine göre yaklaşık 1.5 milyon LPG'li araç bulunuyor ve her yıl ortalam 150 bin yeni LPG'li araç bu rakama ekleniyor. Bu denli hızlı bir pazar gelişmesi ülkemizi dünya çapında sayılı ülkelerden biri konumuna getiriyor." dedi. Standartlara uygun güvenli bir pazar gelişimini sağlayabilmek için otogaz montaj atölyelerinin yükümlülüklerinin zor ve ağır olduğunu anlatan Şafak, bu şartları yerine getiren değerli meslektaşlarının, korunup kollanmadığı gibi haksız rekabetle karşı karşıya bırakıldığını söyledi. Sanayi Bakanlığı ve belediyeler üzerlerine düşen görevleri hassasiyetle yapmadığını iddia eden Şafak, "Örneğin İstanbul'da 46 TSE belgeli işletme var, fakat bilinen bir gerçek İstanbul'da 360 korsan, hiçbir yetkiye sahip olmayan merdivenaltı atölye faaliyet gösteriyor. Sanayi Bakanlığı'nın bu konudaki denetimleri yetersiz demek yerinde olmaz, hiçbir şekilde bu alanda denetim yok." dedi. LPG Piyasası Kanunu çıkarken, sektörle ilgili her türlü detay düşünülmüşken, otogaz montajı ve montajda kullanılan ekipmanlara yönelik bir ibare bulunmadığını ifade eden Şafak, LPG tüpü imalatı ve hatta tamiri yapmak için bile bu kanunu gereği EPDK'dan lisans alınması zorunluluğu varken, ülkemizde 1.5 milyon aracın bagajında dolaşan otogaz tanklarının imalatına dair en ufak bir bahis söz konusu olmadığını söyledi. Şafak endişelerini şu şekilde açıkladı: "Bu durum, ne acıdır ki, neredeyse LPG sektörünün yarısını oluşturan otogaz pazarı konusunda LPG dağıtım şirketlerinin aymazlığını göstermektedir. Otogaz montaj sektörünü ve sorunlarını görmezlikten gelmek, netice itibarıyla LPG sektörü açısından hiç de hayırlı bir durum değil. Türkiye'de yaklaşık 1.5 milyon aracın otogaz tanklarının yenileriyle değiştirilmesi gereken bir sürece giriyoruz."

15 Ekim 2010 Cuma

Sistem Tamam Peki Tank ?

Yapmış olduğumuz analiz, değerlendirmeler ve tarafımıza yapılan araç sahiplerinin soruları hala LPG tankları konusunda bilinçlenmenin oluşmadığını göstermektedir.

Genel olarak araç sahipleri otogaz dönüşümü sırasında sistem markası ve fiyat konusunda araştırma yaptığını fakat önemli bir sistem malzemesi olan tankların önemsenmediği gözükmektedir.

Ülkemizde kullanılan tüm otogaz tankları uluslararası kalite standartlarına uygunluğu belgelendirilmiş olsada araçlarımıza montaj sırasında takılan tanklar 10 yıl sürece kullanılacaktır. Bu sebeple tank konusunda yapılan tercih sistem markası kadar önemlidir.

Türkiyede yapılan uygulamalarda kullanılan otogaz sistemlerinde her markanın kendisine ait bir aksam listesi vardır. Sistem ile beraberinde aracın markası modeli veya jenerasyonuna göre kullanılacak yan ekipmanlar bulunmaktadır.Bu yan ekipmanlar bu aksam listesinde beyan edilir. Yan ekipman yada ürünler bir marka olabileceği gibi birden fazla markayı içerebilir buda beraberinde fiyat farkını gündeme getirir.

Montaj servisinin tercihi piyasada karşımıza çıkan fiyat farklılıklarının kolay bir açıklamasıdır. Bu sebeple araç sahiplerinin sistem ürünlerinin gerek periyodik bakım gerekse kullanım ömrünün dolması sebebi ile yenilenen veya revize edilen sistemlerinin yanında 10 yıl boyunca kullanılacak olan tank konusundada sistem markası kadar titiz ve hassas davranması gerekmektedir. Kullanılan markanın güven ve istikrarı araç kullanıcılarının mefaatine olacaktır.

Sistemde oluşabilecek hatalar aracınızın sağlıklı çalışma durumunu etkileyebilir, fakat aracınızda kullanılan tanklar can ve mal güvenliğinizi etkileyecek en önemli unsurdur.Bu konu ile ilgili olarak yeni çalışma ve modüllerimiz ile tanklar konusunda bilgi sahibi olmanızı sağlayacak bölümlerimiz önümüzdeki günlerde yayına başlayacaktır. Bu bölümler ile tank imalatı konusunda faaliyet gösteren marka ve firmaları tanıyabilme imkanına sahip olabileceksiniz.

12 Ekim 2010 Salı

Lastik Alırken Nelere Dikkat Etmek Gerekir

Otomobil üreticisinin önerdiği lastik ebadının dışına çıkmamak en doğrusudur; ancak estetik kaygılarla veya özel amaçlarla lastik ebadı değiştirilebilir. Lastiğin kesit geniğliğini arttırmak otomobilin viraj ve yol tutuş kabiliyetini olumlu etkileyebilir, ancak kesit genişliği arttıkça ıslak zeminde kızaklama (aquaplannig) riski de artar. 

Lastik serisi ve profili değiştirilirse, lastik çevresi de değişeceğinden kilometre saati yanlış gösterir. Ayrıca otomobilin maksimum hızında ve yakıt tüketimde de değişiklikler gözlenebilir. Bunun yanında farklı ebattaki lastiklerin otomobilin ön düzen ayarını bozacağı unutulmamalıdır.

LASTİK 
LASTİK NEDİR?
LASTİĞİN GÖREVLERİ
LASTİK ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
LASTİK ÇEŞİTLERİ
LASTİK HANGİ PARÇALARDAN OLUŞUR?
DOĞRU JANTA DOĞRU LASTİK TAKIN!
LASTİĞİN DİLİNDEN ANLAYIN!
UZUN ÖMÜRLÜ VE PERFORMANSLI LASTİKLER İÇİN UYARILAR
KULLANIMA İLİŞKİN 20 ALTIN KURAL
LASTİK ÜRETİCİLERİ
ALTERNATİF EBAT TABLOSU
YÜK ENDEKSİ
LASTİK ve JANT HESAPLAMA MODÜLÜ 

JANT ALIRKEN VE KULLANIRKEN NELERE DİKKAT
EDİLMELİ?
JANTLA İLGİLİ SIK SORULAN 10 SORU
ÜRETİCİ FİRMALAR 


Otomobilin yolla temasını sağlayan tek unsur olan lastiklerin önemi göz ardı edilmeyecek kadar büyüktür. Bu nedenledir ki sürüş güvenliği açısından lastikler hayati önem taşır. Yanlış basınç uygulanmış bir lastik kötü yol tutuşa ve fren mesafesinin uzamasına neden olacağı gibi, balans bozukluğu bulunan bir lastik de yolla teması azaltıp hayati tehlikeye neden olabilir.

LASTİK NEDİR?
Lastik kauçuk, kord bezi ve çelik teller ile çeşitli kimyasal maddelerin birleşiminden oluşan ve aracın yer ile temasını sağlayan tek ve en önemli parçadır.
Başa dön

LASTİĞİN GÖREVLERİ
Lastikler, otomobilin ve yükün ağırlığını taşır ve motorun yarattığı döndürme momentini yola aktararak çekiş kuvvetine dönüştürür. Darbeleri emerek konfora katkıda bulunur. Yavaşlamalarda fren gücünü, viraj dönüşlerindeyse direksiyon kontrolüne gerekli olan yanal kuvveti üretir. Ayrıca kendine özge darbe emici emiş özellikleri sayesinde sürüşten ve zemin bozukluklarından meydana gelen kuvveti absorbe eder. Yol kaplamasının türü (asfalt, toprak, şose) ve yolun durumu ( yağmur, çamur, kar, buz) ne olursa olsun, lastiğin görevi güvenli şekilde yol tutuşu sağlamaktır. Ancak bilinçli otomobil kullanıcısı, bir lastikten güvenlik ve konforun yanında başka özellikler de arıyor. Modern bir lastiğin daha az titreşim ve gürültü üretmesi, düşük yuvarlanma direncine sahip olması, dolayısıyla daha az yakıt tüketmesi isteniyor. Fakat lastiğin bu özeliklerin hepsini aynı anda bünyesinde bulundurması imkansız. Bu özelliklerin biri sağlanırken diğerlerinden taviz veriliyor.
Başa dön 

LASTİK SATIN ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Otomobil üreticisinin önerdiği lastik ebadının dışına çıkmamak en doğrusudur; ancak estetik kaygılarla veya özel amaçlarla lastik ebadı değiştirilebilir. Lastiğin kesit genişliğini arttırmak otomobilin viraj ve yol tutuş kabiliyetini olumlu etkileyebilir, ancak kesit genişliği arttıkça ıslak zeminde kızaklama (aquaplannig) riski de artar. Lastik serisi ve profili değiştirilirse, lastik çevresi de değişeceğinden kilometre saati yanlış gösterir. Ayrıca otomobilin maksimum hızında ve yakıt tüketimde de değişiklikler gözlenebilir. Bunun yanında farklı ebattaki lastiklerin otomobilin ön düzen ayarını bozacağı unutulmamalıdır. 
Başa dön

LASTİK ÇEŞİTLERİ
Konvansiyonel ve radyal lastik
Lastikler yapılarına, taban desenlerine, kauçuk karışımlarına ve kullanım amaçlarına göre sınıflara ayrılır. Lastiğin karkas yapısında kullanılan kord bezinin geometrisi lastiğin konvansiyonel veya radyal yapıda olmasını belirler. Konvansiyonel lastiklerde, lastiğin yapısını meydana getiren kord bezleri 30-40 derecelik açılarda, üst üste ve çapraz biçimde yerleştirilir. Bu nedenle konvansiyonel lastikler çapraz katlı ve diyagonal lastikler olarak da adlandırılır. Son yıllarda otomobil lastik teknolojisindeki gelişmeler, konvansiyonel lastiklerin terk edilip radyal lastiklerin kullanılmasına yol açtı. 

Radyal lastikler ve avantajları
Radyal lastiklerin konvansiyon lastiklere göre en önemli avantajları daha esnek olmaları ve daha az ısınıp daha kolay soğumalarıdır. Bunun dışında radyal lastiklerin yerde bıraktığı taban izi çapraz lastiklerinkinden daha geniştir. Bu avantaj radyal lastiklerin konvansiyonel lastiklere oranla yüzde 20 daha iyi yol tutmasını sağlar. Yola temas eden bölümün daha fazla oluşu nedeniyle çekiş gücü ve fren güvenliği daha yüksektir. Radyal lastiklerde taban sert, yanaklar yumuşaktır; bu da lastiğin yola temas eden bölümünün sürekli olarak aynı genişlikte kalmasını sağlar. Radyal lastiklerin kat ve sırt ayrılmaları da daha dayanıklıdır. Bu ise yola tutunum başarısını arttırır.

Çelik kuşaklar
Radyal gövdeli lastiklerin sırt gövdesi boyunca 15 ile 25 derecelik açılarla üst üste ve çapraz biçimde kuşaklar yerleştirilir. Kuşakların görevi lastiğin mukavemetini arttırmak taban izinin şekil değiştirmesini önlemek ve lastiğin yerle temas eden bölgesinin alanını arttırmaktır. İki tür kuşak bulunur. Birincisi bez dokumandan üretilen 'tahrik', diğeriyse tellerden üretilen 'çelik' kuşaktır. Çelik kuşağın daha dayanıklı, daha emniyetli ve yüksek hızlara daha iyi uyum sağlaması, lastik üreticilerinin bu tür lastik üretimine yönelmesine neden olmuştur.

Sırt deseni
Farklı amaçlara hizmet etmek için farklı yapıda, desenlerde ve kauçuk çeşitlerine sahip lastikler üretiliyor. Otomobil lastikleri desenlerine göre ikiye ayrılır. Standart lastikler ve yüksek performans lastikleri . Ayrıca bu lastiklerin normal tipleri dışında dört mevsim ve kış lastiği versiyonları da mevcut. Standart desenli lastiğin kuru ve ıslak zeminde iyi çekiş gücü, yeterli antiaquaplaning (suda kızaklamaya karşı hızlı su deşarjı) özellikleriyle, güvenli viraj alma kabiliyetlerine sahip olması istenir. Bunun yanında standart lastiklerin sesiz ve konforlu olması düşük yuvarlanma direncine sahip olması gerekmektedir. Dört mevsim lastiklerin desenleriyse, ıslak, kuru, karlı, çamurlu zeminlerde güvenli kullanım, frenleme ve yeterli çekiş gücü sağlamak üzere tasarlanır..

Kış lastikleri
Kışın, uzun ve şiddetli olduğu, yolların uzun süre kar ve buzla kaplı olduğu bölgelerde kış lastikleri kullanılmalıdır. Deseniyle olduğu kadar soğuğa dayanıklı kauçuk karışımlarıyla da kar ve buz gibi kaygan koşullarda maksimum çekiş ve fren gücünü zemine iletebilen kış lastikleri silika teknolojisiyle üretiliyor. Bu teknoloji de lastiğin tutunma özelliğini arttırıyor. Kış lastiklerinde dikkat edilmesi gereken en önemli noktaysa hız serilerine uyumdur. Çünkü kış lastiklerinde hız serileri standart lastiklere oranla düşüktür. Otomobilin son sürati yüksek olsa bile lastiğin hız serisi aşılmamalıdır.

Yüksek performans lastikleri
Yüksek motor gücüne sahip otomobiller, bu yüksek gücü yere aktarabilmek ve yüksek süratlere çıkabilmek için performans lastiklerine ihtiyaç duyar. Bu tür lastikler V, W, Z gibi daha yüksek hız serisine sahip lastiklerdir. Yüzde 55 veya yüzde 35 gibi basıklık oralarına (alçak profile) sahip yüksek performans lastikleri, yola daha iyi tutunmayı sağlayan özel kauçuk karışımlarına sahiptir. Geniş tabanlı yüksek performans lastiklerinin kuru ve ıslak zeminde iyi yol tutması, iyi viraj alması gerekir. Yüksek performans lastiklerinin ömrüyse, standart lastiklere göre (kullanıma bağlı olarak ) yüzde 20 daha kısadır

DOĞRU JANTA DOĞRU LASTİK TAKIN!
Üzerinde durulması gereken bir diğer konuysa lastiğe uygun olan jantı seçmektir. Tubeless lastikle kenarları düzgün tubeless jant kullanılmalıdır. Her lastik ebadı için tavsiye edilen bir jant eni vardır. Birde kullanılabilir jant enleri bulunur. Lastik eşdeğer tablosundaysa uygun jantların enleri verilir. 185/70 R 13 lastikte tavsiye edilen jant eni 5.0 inçtir. Ama bunun bir altı ve ya bir üstü olan 5 ve 5.5 inçlik jantlarda kullanılabilir.

LASTİĞİN DİLİNDEN ANLAYIN!
Tüketicilerin büyük bölümü lastik satın alırken lastik yanağındaki yazılara pek bakmaz. Bir çok insan için önemli olan sadece lastiğin markasıdır. Oysa lastik yanağında lastiğin üretim tarihinden kauçuk karışımının cinsine kadar pek çok bilgi bulunur. Örneğin, yanağında 185 65 R 14 85H ENCT2 TL yazan bir lastikteki rakamlar sırasıyla milimetre cinsinden lastiğin kesit genişliğini, balonluk, yüzde olarak lastiğin profilini büyük harfler lastiğin gövde yapısını daha sonra gelen rakam inç cinsinden jantın çapını son rakam yük endeksini son harf hız sembolünü ifade eder. ENCT2 lastiğin ismini; TL ise lastiğin tubeless yani lastiğin iç lastiksiz olduğunu belirtir.

6 Ekim 2010 Çarşamba

LPG BENZİNLİLER KADAR EMNİYETLİ

Makine Mühendisleri Odası olarak her zaman LPG konusunda halkı bilinçlendirici çalışmalar yaptıklarını vurgulayan Öktem, “LPG dönüşüm sistemlerine ilişkin anlatılan kurallara,araç kullanıcıları her zaman dikkat etmeli ve buralardan kaynaklanan sorunları hemen gidermelidir” dedi.

Standartlarına göre montajı yapılmış ve yönetmeliklere göre kullanılan LPG ‘li araçların benzinli araçlar kadar emniyetli olduğunu ifade eden Hüseyin Öktem, “Fakat standartlarına göre montajı yapılmayan, merdiven altı montajlar, ruhsata işli olmayan araçlar için bu durum son derece tehlikelidir ve halkın can ve mal güvenliğini de tehdit etmektedir, bunu unutmamalıyız” diye konuştu.

Hüseyin Öktem, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamasında daha sonra şu noktalara değindi:

“LPG dönüşümünü yetkili firmalarda yaptıran araç sahipleri odamızdan montaj tespit raporları ile birlikte sızdırmazlık raporları almaktadır.Daha sonra bu evraklarla fenni muayeneye girip en son olarak evraklarını trafikte ruhsata işletmeleri gerekmektedir.

LPG dönüşümlerinin aracın ruhsatına işlenmediği kontrol edilmeden gaz satışının olduğu görülmektedir, bu uygulama tehlikelidir ve asla olmamalıdır. LPG’li araç sahipleri yasal süre içerisinde bir sonraki yılki sızdırmazlık kontrollerini yaptırmaya özen göstermelidir. Otomobillerin LPG ile çalıştığını belirten çıkarmalar aracın ön ve arka camlarına görünür bir şekilde yapıştırılmalıdır.

LPG’li araçların periyodik bakımları her 10.000 kilometrede bir yaptırılmalıdır. Bu bakımlarda elektrik tesisatı kontrol edilerek (özellikle kaçak akım), bağlantılarda oksitlenme olup olmadığına bakılmalıdır. LPG tankı kullanım ömrü imalat tarihinden itibaren 10(on) yıldır asla unutulmamalıdır.10 yılı doldurmuş tanklar risk taşımaktadır,değiştirilmelidir.

Motorun ilk çalıştırılması veya stop edilmesi durumunda bir LPG kokusu duyulabilir, bu normaldir ancak araç çalışmaya devam ederken meydana gelen LPG kokusu herhangi bir sızıntıya işarettir. Bu durumda aracın yetkili servise götürülmesi gereklidir. Araç günde 2 defa bir süre benzinle çalıştırılarak benzin yakıt sisteminin kuru kalması engellenmelidir.

Araç herhangi bir ateşe yakın bölgeye park edilmemelidir. LPG buharı havadan ağırdır, herhangi bir kaçak olduğunda LPG en düşük seviyeye yönelecektir. Bu nedenle araçta gaz sızıntısı ihtimalini düşünerek kanalizasyon, çukur ya da buna benzer alanlara park edilmemesi gerekir.

LPG’li araçlar kapalı otoparklara park edilmemelidir. Eğer araç uzun süre kullanmayacak ve uzun süre garajda tutulacak ise multivalf üzerinde bulunan LPG yakıt kesme valfının kapatılması gerekmektedir. LPG sızıntısı ile cildin temas etmemesi gerekir. Soğutucu bir yapıya sahip olan LPG soğuk yanıkların oluşmasına neden olabilir.

LPG’li araç kullanıcılarımızın bu konulara dikkat etmesini önemle rica ederiz.”


Kaynak: tarsus haber

2 Ekim 2010 Cumartesi

İlginç

Kimi için doğa dostu, kimi için yürüyen bomba. Ferrari, Almanya’da bir otomobiline LPG takılmasını firmaya hakaret sayıp sahibinden geri almış olsa da, 2007’nin hız rekoru, bir LPG’li spor otomobile ait. Kapalı otoparklara alınmasalar da, otomobil firmalarınca garanti kapsamından çıkarılsalar da, Türkiye’de LPG’li otomobil sayısı iki milyona ulaştı. Litre başı düşük fiyatı sayesinde, dizel otomobillere tasarrufta hava atan LPG’li otomobiller, rüştünü ispata çalışıyor 

Renksiz, kokusuz ve depolanabilen bir yakıt türü olması, LPG’yi (sıvılaştırılmış petrol gazı) ön plana çıkarıyor. Gaz emisyon değerleri de benzin ve dizel yakıtlara oranla çok düşük. LPG bu anlamda çevre dostu bir yakıt türü. Otomobillerde LPG kullanımı ise 2000 yılına denk geliyor. Benzinden yarı yarıya daha ucuz olan litre fiyatı, LPG’yi tasarruflu kılıyor. Ancak her alanda olduğu gibi LPG dönüşümlerinde belli güvenlik kriterlerinin oluşup, kontrolünün sağlanması, 2005’e kadar mümkün olmadı. Şu anda Türkiye’deki araçların yüzde 27’sinde LPG var. Yeni sertifikalı montaj sistemlerinin ortaya çıkması ile sadece ucuz otomobillerde değil, lüks araçlarda da LPG kullanılıyor olması, sektörün daralmayıp, gittikçe büyüyeceğinin ipuçlarını veriyor. Ancak sektör, 2001-2005 arasında nizami olmayan yöntemlerle dönüşümü gerçekleştirilmiş otomobillerin kötü şöhretinin cezasını çekiyor. 

Kapalı otopark sorunu 

Bazı Avrupa ülkelerinde LPG’li otomobillere vergi indirimi ya da ücretsiz otopark gibi teşvik edici uygulamalar gerçekleşirken, Türkiye’de LPG’li otomobiller kapalı otoparklara alınmıyor. Bu da LPG’li araçlara karşı insanlarda korku yaratıyor. Kimileri bu sorunu, kapalı otoparkların yeterli havalandırma sistemlerinin olmamasına bağlıyor. Sektördeki uzmanlar ise temkinli olmak gerektiğini ifade ediyor. Bunun başlıca sebebi kontrolsüz yapılan LPG dönüşümleri. Aslında, bu korkunun tüm LPG’li araçları kapsaması yanlış. Çünkü 2005’ten itibaren, benzinli araçların LPG’ye dönüşümü, ‘sıralı sistem’le yapılmaya başlandı. Bu sistem, gerekli güvenlik tertibatına sahip olduğundan, bu tür araçların kapalı otoparklara girmesinde sakınca yok. Ancak 2001-2005 arasında dönüşümü yapılan araçlar hâlâ trafikte olduğundan, hangi LPG’li otomobilin güvenli, hangisinin tehlikeli olduğunu saptamak zor. Bir anlamda, kurunun yanında yaş da yanıyor.
Yeni sistem, eski sisteme göre çok daha başarılı. LPG sektörü, standartların uygulanması ve bazı kontrol mekanizmalarının işlemesi ile ‘tehlikeli’ gibi algılanan bu yakıta bakış açısının hızla değişerek, LPG’nin ‘tehlikeli’ yerine artık, ‘güvenli ve çevreci’ olarak algılanmasını umut ediyor. Fakat bu algıyı çabuk değiştirmek pek kolay olmayacak gibi duruyor. Çünkü Türkiye’de bugüne dek LPG, hep fiyat avantajı göz önünde bulundurularak tercih edildi. Bu da ‘LPG'nin kalitesiz ve ucuz araçlar tarafından kullanıldığı’ algısına yol açtı. Birçok sürücü, lüks araçlarında LPG kullanırken, bunu gizleme gereksinimi duydu.

Orijinal LPG’li otomobiller

Nizami olmayan montajlarla birlikte, otomotiv firmaları da önlem olarak LPG dönüşümü yapılmış otomobilleri garanti kapsamından çıkarma uygulamasına geçti. İstanbul’da yalnızca 46 yasal çalışma izni bulunan LPG montaj istasyonu varken, korsan çalışan işyeri sayısı 360’ı geçiyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, yıllık LPG dönüşümü yapılan otomobil sayısı 200 bini bulunca, akaryakıt firmalarından otomobil üreticilerine kadar tüm ilgili aktörler pastadan pay almak için gerekli hazırlıkları yapmaya başladılar.
Proton, FIAT, Chevrolet ve Hyundai, uygunsuz LPG dönüşümlerinin önüne geçmek için fabrika çıkışlı LPG’li otomobil satışına başladılar. Böylelikle fabrikadan LPG çıkışlı satın alınan otomobil, garanti kapsamından da çıkmamış oldu. Üretici firmaların da geleceği görüp LPG’li otomobilleri sahiplenmesi önemli. Fark edilir yakıt tasarrufu sağlayan LPG’li otomobiller, özellikle dizel versiyonları olmayan üreticiler için can simidi olabilir. Biz de fabrikadan LPG dönüşümlü bir otomobil deneyerek duruma daha yakından bakalım istedik.

LPG’li araçları denedik

Gen 2, Proton firması tarafından LPG dönüşümü yapılmış bir otomobil. 1.6 litrelik benzinli motorla satışa sunulan model, 23 bin YTL satış fiyatına sahip. Gazlı versiyonunu tercih ederseniz 1.850 YTL’lik fark ödüyorsunuz. 4-5 bin YTL’lik benzinli-dizel otomobil fiyat farkı düşünülürse hesaplı bir rakam. Otomobilin genel duruşu sportif ve Avrupai. Proton yetkilileri, geçmiş yıllardaki kötü JET-PA macerasını unutturmak için Ulumotor distribütörlüğünde Türkiye’ye yeniden ‘merhaba’ dedi. Firma, LPG dönüşümü yapılmış Gen 2 modeliyle hem şık hem hesaplı olunabileceğini göstermek istiyor. Gen 2’nin benzinli kullanımında, atak motoru dikkatimi çekti. Kolay devirlenen motor, verimli çalışması ile beni etkiledi. Peki Gen 2, LPG’li kullanımda nasıl bir performans gösterecekti?

LPG ile daha sessiz

Kompakt yapıya sahip Gen 2, uzun boylular için baş mesafesinde biraz sorun çıkarabilir. Çünkü araç, spor otomobillerde olduğu gibi alçakta konumlandırılmış bir oturuşa sahip. Benzinli kullanımda, kimilerine sportif gelebilecek olan motor sesi, yüksek devirlerde beni biraz rahatsız etti. LPG’li kullanımda bu sesin hayli azaldığını gördüm. Performansta önemli bir değişiklik olmazken, alt devirlerde LPG’li kullanımda biraz cansızlık hissediliyor. Direksiyonun sol tarafındaki bir düğme yardımı ile LPG’li kullanıma geçebiliyorsunuz. Bu düğme dışında araçtaki her şey, benzinli kullanımdaki gibi. Asıl değişiklik bagajda. Çünkü yedek lastiğin olduğu bölümde LPG tankı bulunuyor. 45 litrelik tankın dolumu, arka tamponun alt kısmından gerçekleşiyor. LPG’li otomobillerde yerinden edilen yedek lastik, bagajdan yer çalabiliyor. Bu sorun, tamir kitleri kullanılarak çözülebilir. Bu kitler sayesinde lastiğiniz patladığında köpük sprey kullanarak yolunuza devam edebilir ve bagajınızdaki yedek lastik eksiğinin sorun olmamasını sağlayabilirsiniz.

Kim daha ucuz?

LPG uygulaması sadece benzinli otomobillere yapılabiliyor. Aslında LPG’li otomobiller, litre bazında benzinli otomobillerden daha az harcamıyor. Ancak litre başına ödenen fiyat benzine göre hayli hesaplı. Benzinin litresi ortalama 3.2 YTL, mazotun litresi 2.5 YTL, LPG’nin ise litresi 1.7 YTL civarında değişiyor. Bu da LPG’li otomobillerin benzinli versiyonlarına göre yüzde 45 daha az yakıt harcaması, dizel otomobillerle de başa baş mücadele etmesi demek. 100 kilometrede ortalama dokuz litre benzin tüketen bir otomobilde, benzine her 100 kilometre için 27.45 YTL harcanırken LPG’li bir otomobilde 18.79 YTL’lik masraf oluşuyor. Bu, her 100 kilometre için 8.66 YTL kâr etmek demek. Yılda 200 bin otomobilin LPG’li hale gelmesiyle otogaz tüketimi, akaryakıt firmalarını harekete geçirmeye başladı. Fabrikadan LPG’li otomobillerle güvenlik problemi aşılmaya çalışılırken, belki de sektörün en düzenli çalışan kısmını akaryakıt firmaları oluşturuyor. Sadece İstanbul’da 348 noktada LPG satın alabileceğiniz istasyon bulunuyor. Türkiye, Avrupa’da LPG tüketiminde ilk beş ülkenin içinde.
Bizde LPG’li otomobil sahipleri hâlâ gizli saklı istasyonlarda geceleri dolum yapıyorlar. Lüks arazi araçları hatta spor otomobiller LPG’li olduklarını gizlemek için özel tasarımlar gerçekleştiriyor. Herkes, LPG takılmak istendiği için üretici firma tarafından geri alınan Ferrari’yi konuşadursun, bazı ülkeler LPG dostu uygulamaları ile şaşırtıyor. Otogaz kullanımının doğaya gaz emisyonları salınımı açısından çok önemli olduğu fark edilen Avustralya’da, ‘LPG'li Araç Teşvik Programı’ sekiz yıldır devrede. Program kapsamında mevcut aracını LPG yakıtlı sisteme dönüştürenlere 2 bin, yeni LPG’li araç satın alanlara ise bin Avustralya Dolarlık teşvik veriliyor. Kısacası, LPG’li araçlar sanıldığı kadar ürkütücü değil, yeter ki tüm güvenlik kuralları yerine getirilerek üretilsinler.